Mahkemeden alkışlanacak karar!
Ruhat Mengi - rmengi@gazetevatan.com
Onlarca yıldır kadın ve çocuklara karşı barbar saldırılarda çoğunlukla “suçluyu koruyan” kararlar veren, son iki yıldır bu kararlarda iyice adaleti unutan yargı nihayet “oh” dedirtecek bir ceza verdi. Kadın cinayetlerinde “toplumu isyan ettiren bir simge” haline gelen Ayşe Paşalı cinayetinde eski eşini öldüren İstikbal Yetkin Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasına çarptırıldı. Bu sonuç için; kararı veren hakimler kadar Ayşe Paşalı’yı gönüllü savunan (aralarında Türk Kadınlar Birliği Başkanı Sema Kendirci’nin de bulunduğu) başarılı kadın avukatlar kutlanmayı hak ediyorlar.
Bugüne kadar benzer davalarda, en ağır cezaların verilmesi gereken tecavüz ve cinayetlerde “Batı ülkelerinde asla görülemeyecek” hafifletici nedenler, iyi hal indirimleri, infaz yasası uygulamaları ile “suçu teşvik” anlamına gelecek kararların verilmesi sonucunda artık olay “görevini yapmayan hakimlerin cezalandırılması gerekir” noktasına gelmişti.
İKİ DOĞRU KARAR
Bildiğiniz gibi Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na bağlı çok sayıda kadın kuruluşu ile birlikte kısa süre önce TBMM önünde “Utanıyoruz, susmayacağız” eylemi yaptık.
Arkasından uluslar arası toplantılarda bunu dile getirmeye başladık. Bundan sonra da “kadın ve çocuklara karşı saldırılarda” suçluların en ağır şekilde cezalandırılması sağlanmadıkça bu eylemler sürecektir. O nedenle; çocuklarının “kendilerini duruşma sırasında bile hala tehdit ettiğini” söyledikleri suçluya verilen ceza “adaletin tümüyle yitmediğini, hala bir ümidin olduğunu göstermesi açısından son derece önemlidir. Bu karardan bir gün önce duyduğumuz “bir gece klübünü polis kılığında basarak kaçırdıkları kadına tecavüz eden” suçlulara verilen doğru ceza aynı şekilde çok önemlidir.
Hem benzer vahşet eylemleri planlayanlar için “caydırıcılık” açısından, hem de “adaleti gösterme” açısından.. Keşke insan haklarına ve hukuka aykırı diğer uygulamalarda da mahkemeler bu cesareti gösterebilse, bu toplum adaleti öyle özledi ki..
DEVLETİN SUÇU VE ÇOCUKLAR
Ayşe Paşalı davası doğru kararla bitti ama olay kapanmış değil. Eğer kendisine defalarca başvurduğunda, “öldürüleceğini söyleyerek korunma istediğinde” devlet “umursamazlık yerine” onu korusaydı Ayşe Paşalı bugün yaşıyor olacaktı ve hem böyle feci bir olay üç çocuğunun zihinlerine ömür boyu kazınmamış, hem de onlar sevgili annelerini kaybetmemiş olacaktı.
Kısacası, katil suçlu ama ona bu fırsatı veren devlet de daha az suçlu değildir. Peki bu sorumsuzluğu yapan savcılığı kim cezalandıracak? Onlar cezalanmazsa vicdanlar rahat edecek mi, bundan sonra benzer sorumsuzlukların yapılması önlenebilecek mi? Devlet kendi suçunu da temizlemek zorundadır.
BURS VERİLMELİ!
Bir görevi daha var; kendi ihmali yüzünden ölen Ayşe Paşalı’nın üç çocuğuna şu anda anneanne ile dedeleri bakıyor ama her üçünün de eğitim ve yaşam masraflarının güvencesinin devlet tarafından sağlanması gerekir. Bunun lamı cimi olmadığı gibi, üç beş kuruşla geçiştirilemez. Anneleri hayatta olsa şüphesiz onlar için elinden geleni yapacaktı, şimdi bu görev devlete aittir.
Toplum bu kararı da hükümetten bekleyecektir!